İnsanoğlu bu asırda endişe ve üzüntüye teslim olmuş biçimde, bunlara nasıl karşı koyacağını bilmeksizin yaşamaktadır. Çünkü o bunlara karşı koymada kullanacağı bir silaha sahip değildir. O bu asırda üzgündür, zira mutluluğun yolunu bilmemekte, mutluluğun manasını ise yanlış anlamaktadır. Ona göre mutluluk zenginliktir. Bu yüzden de ondan mahrum kaldığında mutsuz olur. Ona göre mutluluk zevk sürmektir, arzularının peşinde koşmaktır. Bundan mahrum kaldığında mutsuz yaşar. Ona göre mutluluk sosyal konumdur, dünyevi makamdır, yüksek mevkidir. Bunu elde edemeyince mutsuzluk içinde yaşar. Ona göre mutluluk bolluk içinde yaşamaktır, güçlü bir bedene sahip olmaktır. Bunu kaybedince mutsuz olur. Ona göre mutluluk güzel kadındır, güzel evdir, lüks arabadır, oğullardır, kızlardır. Bunlara sahip olamadığı sürece mutsuzluk yakasındadır. Tüm bunlar mutluluğun birer parçası olabilirler, ancak gerçek mutluluğun kendisi değillerdir. Bu yüzden, fakir olana diyoruz ki: Üzülme, mutluluk aslında sana çok yakın.