"Müslüman, dalgaların önünde sürüklenmek veya insanlık kervanının ardında kuyruk olmak için yaratılmamıştır. Medeniyete ve âleme yön vermek için dünyaya gelmiştir. İnsanlığa yol gösteren beşeriyete güç veren, odur. Çünkü o, büyük bir davanın adamı ve gerçek ilmin sahibidir. Dünyanın gidişatından ve harekâtından mesuldür. Başkalarına özenmek ve başkalarının izini takip etmek ona yaraşmaz. Onun vazifesi yön vermek, kumandanlık yapmak, lider olmak, irşad etmek, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamaktır. Eğer zaman büsbütün kötüleşir, toplum isyan duygularıyla kabarır ve doğru yoldan saparsa; Müslümanın vazifesi zamana teslim olmak yani zamana uymak değildir. Bu durum karşısında Müslümanın vazifesi, Allah'ın hükmü tecelli edinceye kadar kötülüklerle yılmadan mücadele etmektir. Tarifi imkânsız güçlükler ve zorluklar karşısında yılmak, kaza ve kadere sığınmak; zayıf ve bayağı kişilerin harcıdır. Gerçek Müslüman, Allah'ın üstün kazası ve değişmeyen kaderidir." der Müslüman'ı tarif ederken Muhammed İkbal...
Elinizdeki bu kitap; İslâm'ın ortaya çıkışından itibaren Müslümanların bütün dönemlerini hemen her açıdan ele almakta; başarılarını, hatalarını ve bunların nedenlerini adım adım işlemektedir. Bu süreci anlatırken de dünyanın içinde bulunduğu atmosferi; Çin'den Hindistan'a; Batı Dünya'sından İran uzanan geniş bir coğrafya üzerinden gözlerinizin önüne serer.
Müslümanların gerilemesinin nedenlerini ve Müslümanların gerilemesi ile dünyanın neler kaybettiğini işleyen bu kitap; bir yandan sizi sorunlarla yüzleştirirken; diğer yandan da sunduğu çözüm önerileri ile düşündürüp, daha iyiye doğru yönlendirmek istemektedir.
Çünkü yazarın deyimi ile "Eğer Müslümanlar, insanlık âleminin yönetimini yeniden ellerine almak istiyorlarsa her şeyden önce etkisi, sözlerinden ve davranışlarından izlenebilecek gerçek bir imana sahip olmaları gerekir."